
kdzereyli.com@gmail.com
EREĞLİ İFTAR SOFRASINDA, BİR SESSİZLİK VE BİR HAFIZA NOTU
26 Mart 2025 23:08:46
MERYEMCE
Kdz. Ereğli’de Bir Sofra, Bir Sessizlik ve Bir Hafıza Notu
Kdz. Ereğli’de Belediye Başkanı Halil Posbıyık’ın ev sahipliğinde düzenlenen iftar yemeği, Ramazan’ın ruhunu aşan bir şekilde siyasi gündemde geniş yankı uyandırdı. Belediye Meclis Üyeleri ve eşlerinin davetli olduğu bu özel davete, AK Parti Meclis Grubu tam kadro ve eşleriyle birlikte katıldı.
Ancak aynı davet listesinde yer alan bağımsız 8 meclis üyesi bu yemeğe katılmadı.
Basit bir yokluk gibi görünen bu durum, aslında yakın siyasi tarihe dair çok daha derin bir hafızayı canlandırdı.
Zira o meclis üyeleri, kısa bir süre önce CHP’den istifa etmiş ve bu kararları nedeniyle “ihanet”, “hançerleme” ve “AK Parti ile iş birliği” gibi oldukça ağır ithamlarla karşı karşıya kalmışlardı. Bu suçlamaların en yüksek perdeden, bizzat Belediye Başkanı Halil Posbıyık tarafından dile getirildiği de herkesin malumu.
Oysa şimdi aynı Başkan, AK Partili Meclis Üyeleriyle birlikte aynı sofrada, aynı masada, aynı karede yer alıyor.
İşte bu fotoğraf karesi, birçok yurttaşın zihninde şu soruyu tekrar gün yüzüne çıkardı:
AK Parti üyeleri, mecliste aynı taşınmaz satışına “hayır” oyu verdiğinde bu normal ve makul kabul ediliyorsa; neden aynı yönde oy kullanan bağımsız üyeler “işbirlikçi” olarak damgalandı?
Kaldı ki meclis arşivleri, AK Parti grubunun zaman zaman Başkan Posbıyık’ın çeşitli tekliflerine destek verdiğini açıkça ortaya koyuyor. Ancak bu destekler hiçbir zaman “ittifak” ya da “ihanet” olarak adlandırılmadı.
Bağımsız üyeler, yalnızca kamuya ait 7 taşınmazın satışı gündeme geldiğinde itiraz etmişti. Onlara göre kamu malı, kamuda kalmalıydı. Parti baskısıyla karar vermek yerine, vicdanlarıyla hareket etmek istediler. İşte bu yüzden, iradelerini grup kararlarının gölgesinden kurtarmak için partilerinden istifa ettiler.
Yani ne bir partiye bağlıydılar, ne de bir çıkar grubunun parçası. Aldıkları tutum, sadece ve sadece ilkeseldi.
Ve şimdi, o meclis üyeleri, davet edilmiş olmalarına rağmen bu sofraya katılmadı.
Katılmadılar, çünkü bu masa bir Ramazan sofrası olmanın ötesinde, geçmişte üzerlerine atılan ağır suçlamaların gölgesini taşıyordu. Sessiz kalarak bir şey söylemediler belki ama, orada olmayarak çok şey anlattılar.
Elbette siyaset, fikirlerin çarpıştığı, zaman zaman uzlaştığı, zaman zaman da ayrıştığı bir alandır. Ancak ayrışma da uzlaşma da tutarlılıkla, ilkesel duruşla ve adalet duygusuyla anlam kazanır.
Velhasıl, Kdz. Ereğli’deki bu iftar, yalnızca bir yemek değil; aynı zamanda yakın geçmişin hatırlatıldığı, çifte standardın sorgulandığı ve ilkesel duruşun sınandığı bir siyasi vicdan testiydi.
Ve o testte kimlerin sınıfı geçtiği, kimlerin sınıfta kaldığı, kamu vicdanında çoktan not edildi bile.
MERYEM ALTUNKAYA
BES
