Zeytinlik maddesi komisyonda kabul edildi
  Karadeniz Ereğli rezillik'te level atladı
  Temiz hava istiyoruz!
  Erdemir hepimizi zehirliyor dur demenin zamanı geldi de geçiyor!
  Ereğli Demir ve Çelik Fabrikası Halk Sağlığını ve Doğayı Tehdit Ediyor!
  Dervişoğlu'ndan gündemi sallayacak açıklamalar!
  Yavuzyılmaz Devrek Adliyesinden açıklama yaptı.
  CHP'li başkanların ifadeye çağrılmaları ertelendi
  Sözcü TV'ye ekran karartma cezasını kınıyoruz
  Partimizden istifa etmiş olsak da! Görevimize aynı inanç ve sorumlulukla devam etmekteyiz.
04 Temmuz 2025 Cuma
Kdz.Ereğli ve Zonguldak Bölgesel Haberler
  •  
    •  » GEZİ, TUR VE SEYAHAT
    •  » DÜNYA
    •  » VİDEO GALERİ
    •  » YAŞAM VE ÇEVRE
    •  » HABER ARA
    •  » BİLİM VE TEKNOLOJİ
    •  » TÜM MAKALELER
    •  » FOTO GALERİ
    •  » SAĞLIK
  • YAZARLARIMIZ
  • GÜNDEM
  • SEKTÖR
  • TÜM HABERLER
  • SİYASET
  • SPOR
  • EĞİTİM
  • DUYURU, İLAN, ANMA VE KUTLAMA

 iyi parti


Çaydanlığın Kokusunda Bir Ömür: 65 Yılın Türkçesi ve Mücadelesi
of.ozankaya@isnet.net.tr

Çaydanlığın Kokusunda Bir Ömür: 65 Yılın Türkçesi ve Mücadelesi
18 Nisan 2025 15:24:03

Yazar : Sefa YÜRÜKEL

  • Whatsapp ta Paylaş

          Çaydanlığın Kokusunda Bir Ömür: 65 Yılın Türkçesi ve Mücadelesi

Dil, bir pencere değil; dil, aynı zamanda sıcak bir yuvadır. Türkçenin her cümlesi bir kapıyı açar, her deyim bir serin bahçe gibi içime ferahlık saçar. 

Ankara’nın tozlu sokaklarında doğan bir masal gibi başladı bu öykü. Çankaya İlkokulu’nun bahçesinde, Şehit Ersan Caddesi’nde koştururken, karaçamların gölgesinde saklambaç oynardık. Bir yandan ortaokul sıralarında paylaştığımız heyecanlı fısıltılar sıcacık dostluklar örerken, bir yandan da Çankaya Lisesi’nin koridorlarında ve Cinnah ile Hoşdere Caddesi’nde “Yaşasın Tam Bağımsız Demokratik Türkiye ve Gün Doğdu Hep Uyandık!” diye haykıran devrimci marşlar ve sloganlar yankılanırdı.

Henüz on yaşındayken, evimizin eski radyosundan yükselen Aşık Mahzuni Şerif’in “Ağıt”ına kulak kesilir, Zeki Müren’in mikrofon başındaki nağmeli tınısına hayran kalırdım. “Bir demet yasemen, ellerimde solarken…” diyordu o eşsiz sesiyle. Esmeray’ın o ağır aksak hüzünlü sesi “Yaralıyım” derken, yüreğimde kalkışan fırtınaları önce dizginler, sonra da “Uzun ince bir yol”a adım adım yürürdüm. Aşık Mahzuni şöyle seslenirdi bir başka türküsünde: “Yedin beni felek yedin, ah ettikçe duman gibi.”

Her sabah, evimizin küçük çaydanlığından yükselen buharla uyanırdık. Bizi , okula uğurlarken “Allah zihin açıklığı versin,” derdi annem, kelimeleri ağır ağır seçerek. Annem bir “Bektaşi- Dede” kızı olduğu için çok güzel deyişler söylerdi ve sesi çok güzeldi. Her zaman beni ve kardeşlerimi çok derinden etkilerdi her deyişi söylemesinde. Çaydanlığın tıslaması, evin en eski detayıydı; semaver sesi değil, o incecik çaydanlığın minik kulpunun tüm ritmi belirlerdi. Babam ise semtimize gelen birkaç televizyondan biri olan televizyonumuzdan, eli titreyerek sorumluydu: Siyah-beyaz ekranın “klik” sesiyle açılan dünya, meyve tepsisindeki karpuz dilimlerini, ilk defa izlediğimiz filmleri bizim için bir mucizeye dönüştürürdü. Babamın o “ilk”leri—televizyonu almak, yazın taptaze meyve getirmek, belki de hayatın küçük mutluluklarına nasıl tutunacağımızı göstermek—hep hafızamda saklıdır.

İlk on sekiz yılımı Türklüğün derin kültürüyle yoğurdum: mahlepli sahnelerde çiçek gibi açan türküler, üç sesli oyun havaları, Anadolu’nun dört bir yanından derlenmiş ağıtlar… Her türkünün içinde ayrı bir köyün hikâyesi var: Toroslar’ın çağıldayan dereleri, Doğu’nun sarp dağları, Sivas’ın acıları ve neşesi, Ege’nin ufuksuz mavisi… Ve her melodide, bir annenin, bir ninenin ellerinde demlenen sıcak çay kadar şefkat saklıydı.

Lise yıllarında devrimci mücadelelerin coşkusuna kapıldım. Hakkı, eşitliği, özgürlüğü koruyan seslerin peşine takıldım; her marşta, her şiirde diri kaldım. O yılların karanlık gecelerinde konser vermeyen grupların ezgileri bize umut olur, ev ve dernek toplantılarındaki fısıltılar elimize birer meşale tutardı. 65 yaşımda hâlâ o meşaleyi elimden düşürmedim; çünkü mücadele bir yaşam biçimidir ve her dönemeçte Türkçenin güçlü sözcükleriyle direnç buldum.

Sonra Batı Avrupa’da 46 yıl süren uzun bir göç yolculuğu başladı. Danimarka’nın dingin Kopenhag limanından ayak basarken, Norveç’in soğuk fiyortlarından geçerken, Fransızcanın sokak isimlerinde yürürken, İngilizce tabelalar altında dururken… Hepsi ayrı bir dünya, hepsi ayrı bir okuldur. Joan Baez’in “We Shall Overcome” ezgisiyle Amerikan hak mücadelesine tanıklık ederken, Jacques Brel’in Bastille Meydanı’nda kovduğu hüznü anlamaya çalıştım. Frank Sinatra’nın “My Way”i, Billie Holiday’in karanlığa karşı inatçı sesi, her yabancı şarkı birer pusula oldu; ama internasyonal marşlardan döndüğümde, en etkilisi benim için Türkçenin ezgisiydi.

Ülkeden uzakta yaşamak, özlemi büyütür. Televizyonda rastladığım eski Türk dizileri, kulaklıkta çalan Zeki Müren’in o nağmeli ses tonu, annemin tek bir deyişi bile beni çocukluğumun Ankara’sına götürürdü. “Gesi bağları, döndüm dolandım” türküsünde, oradaki toprakların kokusunu içime çeker, bir an için kendimi Çankaya’nın, Kavaklıdere’nin o kalabalık sokaklarında hissederdim.

Dil, bir pencere değil; dil, aynı zamanda sıcak bir yuvadır. Türkçenin her cümlesi bir kapıyı açar, her deyim bir serin bahçe gibi içime ferahlık saçar. Danca’da düşünürken daha dingin, Norveççe’de içimdeki buzullarla buluşur, Fransızca’da inceliklere dokunur, İngilizce’de ufukları genişletirim. Fakat ruhumu en çok okşayan, beni en derinden sarmalayan daima Türkçe oldu. Çünkü Türkçe, hem yüreğimin dilidir hem de hayatımın melodisidir.

Bu uzun ömrü, hemşerim şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’in şu dizeleriyle taçlandırmak isterim:

Acıyı Bal Eyledik

“bak şu bebelerin güzelliğine
kaşı destan
gözü destan
elleri kan içinde

kör olasın demiyorum
kör olma da
gör beni

damda birlikte yatmışız
öküzü hoşça tutmuşuz
koyun değil şu dağlarda
san kendimizi gütmüşüz
hor baktık mı karıncaya
kırdık mı kanadını serçenin
vurduk mu karacanın yavrulusunu
ya nasıl kıyarız insana”

“sen olmasan öldürmek ne
çürümek ne zindanlarda
özlem ne ayrılık ne
yokluk ne yoksulluk ne
ilenmek ne dilenmek ne
işsiz güçsüz dolanmak ne
gün gün ile barışmalı
kardeş kardeş duruşmalı
koklaşmalı söyleşmeli
korka korka yaşamak ne

kahrolasın demiyorum
kahrolma da
gör beni”

“kanadık toprak olduk
çekildik bayrak olduk
döküldük yaprak olduk
geldik bugüne

ekmeği bol eyledik
acıyı bal eyledik
sıratı yol eyledik
geldik bugüne

ekilir ekin geliriz
ezilir un geliriz
bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu

kör olsanı demiyorum
kör olma da
gör beni”

Bu mısralar, omuzumdaki yükü hafifleten bir ilham, içimdeki ateşi canlı tutan bir fenerdir. 65 yıllık serüvenimde Türkçe, her zaman en sağlam liman, en sıcak yuvadır. Dil demek, memleket demek; dil demek ezgi, dans ve ritim demek… Ve ben, ömrümün sonuna dek bu melodinin misafiriyim.

Ve bu ömrün tam ortasında, hep dimdik bir isim durur:
Mustafa Kemal Atatürk.
O, yalnızca bir önder değil;
O, içimdeki adaletin, özgürlüğün ve ilerlemenin adı.
Onun fikirleriyle büyüdüm, onun devrimleriyle yürüdüm,
“Yurtta barış, dünyada barış” diyen o ses,
her fırtınada içime serin bir yel gibi değdi.
Ne zaman kararsız kalsam,
o mavi gözlerde buldum yönümü.
Ben, Atatürk’ten asla vazgeçmem;
çünkü onun izinde olmak,
yalnız geçmişi değil, geleceği de omuzlamaktır.

Bu 65 yılda çok mücadele arkadaşım, çok dostum, çok da düşmanım oldu. Hayat böyle işte; biri eksik olmuyor. Belki de bu kısa yazı, ömrümün her durağını, her izi tek tek anlatmaya yetmez. Ama kalbimde yeri ayrı olan dostlarıma, yolumu paylaşan arkadaşlarıma, kardeşlerime ve eşlerine , yeğenlerime ve çocuklarıma, toprağını hâlâ içimde taşıdığım köylülerime selam ediyorum. Hepinizin yüreğinde bir yerim olduysa, bilin ki siz de benim yüreğimde yer ettiniz.

Sefa YÜRÜKEL
2025, Norveç

  Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz bir yorum yapılmamış

 BES


 Diğer Yazıları


  • “Cumhuriyetin Valisi: Rozet Değil Karakter Taşıyan Devlet Adamı Üzerine Satirik Bir İnceleme”
    23-05-2025 | 20 : 51 05
  • Türkiye’de Siyasal Kriz ve Muhalefetin Stratejik Açmazı: CHP’ye Eleştirel Bir Yaklaşım
    23-05-2025 | 20 : 49 32
  • Nihat Genç olmak ya da olmamak: Türkiye’nin eşik noktasında bir kimlik meselesi
    12-06-2025 | 17 : 40 08
  • Ulus BAKER, bir dahi, yüce bir Türk filozof...
    17-05-2024 | 15 : 36 18
  • DÜNYA BEKTAŞİ DEVLETİ'Nİ KURARLARSA YANDI GÜLÜM KETEN HELVA
    23-09-2024 | 10 : 08 16
  • TÜRKİYE’DE HALK, ÇÖZÜM İÇİN KENDİ KENDİNİN DERMANI OLMALI VE DEVRİMCİLEŞMELİDİR
    03-01-2024 | 16 : 43 45
  • 29 EKİM VE 10 KASIM’DA ATATÜRK’Ü ANMAKLA ATATÜRKÇÜ OLUNMUYOR
    26-10-2024 | 16 : 10 49
  • Kuva-yi Milliyeciler'in "İNGİLİZ KEMAL'i '' vefat etti.
    18-07-2024 | 21 : 48 51
  • KENDİLERİNE “ATATÜRKÇÜYÜM” DİYEN KORKAKLAR.
    03-01-2024 | 16 : 40 40
  • TC Devleti ve Milleti Dinci, Bölücü ve Emperyalist Tehlike’den Örgütlenerek Kurtarılmalıdır!
    03-01-2024 | 16 : 36 56
  • Tercih Milletindir! İkinci bir yol yoktur! Yol bellidir!
    10-01-2024 | 20 : 39 38
  • NE AKP NE CHP: TÜRK MİLLETİ ÜÇÜNCÜ VE MİLLİ BİR YOLA GİRMELİDİR!
    16-01-2024 | 16 : 25 46
Tüm Yazıları

 Köşe Yazarlarımız


  • Meryem Altunkaya
    KAPİTALİST PUS!
  • Timuçin ÖZAT
    Devam etmekle kalmayacak, kötüleşecek!
  • Zeki BAŞTÜRK
    SANATIN EVRENSEL DİLİYLE GURUR DUYUYORUM.
  • Mustafa Uysal
    ANLATAMAZSIN VEFA'YI !
  • A.Baybars Göğez
    Belediyeler yatırım diye hizmet binalarını gösteriyor.
  • Sefa YÜRÜKEL
    Türkiye’de tekrarlanan orman yangınları: Nedenleri, müdahale eksiklikleri, politik yetersizlik ve çözüm önerileri
  • Fahri Eryılmaz
    23 NİSAN
  • Gürol ÖZTÜRK
    DESTEK KİME?
  • Turko Uğur ÖZTÜRK
    FEDERASYON ŞEÇİMLERİNDE BAŞKAN ADAYLARINA SORULMASI GEREKEN SORULAR
  • Erdoğan KUTLU
    SEMT-İ MÜDAFAA
  • Efsun İsmail DEMİREL
    MİLLETVEKİLİMİZ SAFFET BOZKURT’A AÇIK MEKTUP
  • Önder ÖNER
    Sağlığımızın Belası Hava Kirliliği

 Çok Okunan Köşe Yazıları


  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY

» Henüz BUGÜN Yazı Görünmüyor
  • Zeki BAŞTÜRK
    AYDINLIĞA YAKILAN AĞIT
  • Zeki BAŞTÜRK
    SANATIN BULUŞTUĞU KENT
  • Zeki BAŞTÜRK
    YAZARLAR VE MEDYA
  • Sefa YÜRÜKEL
    Türkiye’de tekrarlanan orman yangınları: Nedenleri, müdahale eksiklikleri, politik yetersizlik ve çözüm önerileri
  • Zeki BAŞTÜRK
    KARA DANTELLİ YALANLAR
  • Zeki BAŞTÜRK
    Bayramın anlamı ve toplumsal yaşamdaki yeri
  • Zeki BAŞTÜRK
    YEŞİLÇAM VE KOZA'NIN DANSI SERGİSİ
  • Sefa YÜRÜKEL
    Nihat Genç olmak ya da olmamak: Türkiye’nin eşik noktasında bir kimlik meselesi
  • A.Baybars Göğez
    YEREL YÖNETİMLER BAKANLIĞI GEREKLİ Mİ? KAPSAMI NASIL OLMALI?
  • Zeki BAŞTÜRK
    UÇABİLDİĞİN KADAR
  EMLAK & SİGORTA DANIŞMANI
  ÖZER BULCA Hair Makeup Studio
  BİRLEŞİK EMEKLİLER SENDİKASI
  BİRLEŞİK EMEKLİLER SENDİKASI
  Irmak Vadi Bungalov Evleri
Kdz.Ereğli ve Zonguldak Bölgesel Haberler

© kdzereyli.com

İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın
Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
  •   Bilim ve Teknoloji
  •   Eğitim
  •   Videolu Haber
  •   Arşiv
  •   Video Galeri
  •   Haber Ara
  •   Tüm Makaleler
  •   Foto Galeri
  •   Günün Haberleri
  •   Üyelik