
of.ozankaya@isnet.net.tr
TANRI OLSAYDIM: SATİRİK-BİR METAFİZİK TEMİZLİK OPERASYONU
25 Haziran 2025 17:01:53
Yeni Bir Ontolojinin Kapısında
YÜCE YIKIMIN GÜNÜ
Bir günlüğüne Tanrı olsaydım, ne yapardım? Bu sorunun yanıtı, bireysel bir fantezi değil; kolektif bilinçaltının bastırılmış çığlığıdır. Çünkü insanlık, tarih boyunca Tanrı adına ya da Tanrı’ya rağmen, kötülüğün çeşitli biçimlerine maruz kalmıştır. Emperyalizmin aç gözlülüğü, siyonizmin teolojik politizasyonu, vahşi kapitalizmin insanı metaya indirgeyen yapısı, feodalizmin kan bağına tutsaklığı, dinlerin dogmatik şiddeti ve iktidarın zehriyle dolu kişilikler… Bunların hepsi, bir “tanrısal” iradenin ya yokluğu ya da fazlalığı ile açıklanabilir.
Bir günlüğüne Tanrı olmak, bana bir fırsat değil, bir sorumluluk yüklerdi. Kötülüğü ortadan kaldırmak için değil sadece; kötülüğün yapısal mantığını yeniden yazmak, evrenin varsayımsal kodlarına müdahale etmek gerekirdi. Çünkü mevcut Tanrı’nın ya da tanrısal düzlemin bu kötülüklere izin vermesi, onun meşruiyetini de tartışmalı kılar. Ve evet, Tanrı olsaydım ilk işim mevcut Tanrı’yı azletmek olurdu. Bu ontolojik darbe, insanlığın hak ettiği yeni bir başlangıcın ön koşuludur.
I. DÜNYAYI TEMİZLEMEK: BİR TANRI’NIN SÜPÜRGE PLANI
Tanrı olduğum o bir günde, yeryüzünde yalnızca yaprak dökümü değil, ideoloji dökümü yaşanırdı. İlk hedefim: emperyalizm. 16. yüzyılda başlayan sömürgeci dalga, sadece toprak değil, ruh da işgal etti. Bugün hâlâ Afrika’da Fransızca konuşuluyorsa bu, “Tanrı’nın adıyla” yapılmış şeytanî bir işin sonucudur.
İkinci hedefim: siyonizmin devletleşmiş teolojisi. Siyasal siyonizm, ahlaki Yahudilikle karıştırıldığında, kutsallık politikaya teslim edilir. Bu da masum Filistinlilerin ölü bedenlerinde tecelli eden bir “vaadedilmiş toprak” saçmalığını doğurur. Tanrı olsaydım, kutsal metinleri iptal eder, her çocuğun doğduğu yere ‘vaad edilen yurt’ derdim.
Üçüncü hedef: kapitalizmin para tanrısı. Kapitalist sistem, karın insanlıktan üstün tutulduğu bir dini ayin gibidir. Bu ayinde CEO’lar papaz, borsa ekranları dua kitabıdır. Bir günlüğüne Tanrı olsam, Wall Street’i değil, Etiyopya’yı kutsal merkez yapardım.
II. PEDOFİLLERİ CEHENNEME DEĞİL: VARLIKTAN SİLMEK
Pedofili, insan ahlakının en uçuruma yuvarlandığı noktadır. Ne yazık ki bu ahlaki çöküş, çoğu zaman din kisvesiyle ya da güç ilişkileriyle meşrulaştırılmıştır. Vatikan’dan medreselere kadar bu utanç, sistematik biçimde örtülmüştür.
Bir Tanrı olarak cezalandırmakla yetinmezdim; bu tür varlıkların zihinsel kodlarını, varoluşsal düzlemden silerdim. Çünkü bazı kötülükler, sadece cezayı değil; unutuluşu hak eder. Tanrı olmanın imkânı, adaleti değil, ontolojik ayıklamayı mümkün kılar.
Cehennem yetersiz kalırdı; çünkü cehennem bile bir “varoluş mekanıdır.” Oysa bazı fiiller, varlığın kendisine hakarettir. Onları hiçliğe, evrenin RAM’inden silinmeye gönderirdim.
III. DİNLER VE KUTSAL KİTAPLAR: ZAMANIN İDEOLOJİK TABLETLERİ
Dinler, başlangıçta birer etik rehber olarak doğmuş olabilir. Ama zamanla Tanrı adına kurulan teokrasiler, insanın yarattığı en eski propaganda makinalarına dönüşmüştür.
Bir gün Tanrı olsaydım, kutsal kitapları kitaplığa kaldırmazdım; onları “kutsallıktan” çıkarıp, sadece tarihsel belgeler olarak saklardım. Çünkü kitapların kutsallığı, onların sorgulanamazlıklarıyla birleşince, tiranların eline verilen birer sopa haline gelir.
Yobazlık, dindarlıktan değil; kutsal olanı bağlamından koparıp, zamansızlaştırmaktan doğar. Tanrı olsam, kutsal kitapları yeniler; güncelleme notlarıyla beraber PDF olarak indirilmelerini sağlardım.
IV. TANRI’NIN AZLİ: MEVCUT TANRIYA GÜVENOYU YOKLAMASI
Mevcut Tanrı, eğer tüm olan bitenden haberdarsa, ya sadisttir ya da umursamaz. Eğer haberi yoksa, zaten Tanrı değildir. Tanrı olsaydım, öncelikle mevcut Tanrı’yı sorguya çeker, “Tarihte ne işin vardı?” diye sorardım.
Mevcut Tanrı’nın azli, sadece teolojik değil, ontolojik bir zorunluluktur. Çünkü bu Tanrı, kötüleri durduramayan, mazlumları koruyamayan ve kötülüğün reklamına dönüşmüş bir figüre indirgenmiştir.
Yeni Tanrı tasarımımda; adalet, açıklık ve mizah ilk şart olurdu. Kendisini sorgulatmayan Tanrı, totaliter bir varlıktır. Tanrı’nın bile hesap verebilir olduğu bir evren kurmak gerek.
V. DÜNYAYI TEKRAR YAZMAK: SATİRİK ÜTOPYA TASLAĞI
Yeni Tanrı olarak dünyayı yeniden yaratırken; tüm sistemleri değil, sistem olgusunu da sorgulardım. Birey merkezli ama bencil olmayan, doğayla uyumlu ama teknolojiden korkmayan bir uygarlık yaratırdım.
Eğitim sistemini kutsal kılar; dinleri bireysel tercih, bilimleri kolektif yol gösterici yapardım. İnsanlara “Tanrı gibi düşünün ama fanatik olmayın” derdim. Çünkü bilgi kutsaldır, tapınmak gerekmez.
Ve elbette mizahı merkezî bir ahlaki kategori olarak tanımlardım. Çünkü Tanrı bile eğer gülemiyorsa, evreni bu kadar absürt kurmazdı.
SONUÇ: VAROLUŞSAL RESET TUŞU
Tanrı olsaydım, asıl amacım dünya üzerindeki kötülükleri cezalandırmak değil; kötülüğü mümkün kılan zeminleri ortadan kaldırmak olurdu. Bu, bireylerin değil, yapıların yargılanmasıdır.
Kutsal kitaplar, siyasi liderler, dogmatik ideolojiler, sömürü sistemleri… Hepsi Tanrı’nın adını ağzına alıp insanı unutanların elinde bir silaha dönüşmüştür.
Ve bu nedenle bir gün Tanrı olsaydım, önce Tanrı’yı azleder; sonra evreni, insanlıkla yeniden başlatırdım. Tanrı gibi değil; insan gibi düşünen bir Tanrı olarak.
Peki ya siz? Evet, siz! Tanrı olsaydınız, ne yapardınız? Mevcut düzeni sürdürür müydünüz yoksa radikal bir sıfırlama tuşuna mı basardınız? Savaşları, açlığı, eşitsizliği, dogmayı, kibrin tanrılaştırılmış hâlini izlemekle yetinir miydiniz, yoksa evrene “başka bir yol mümkün” diyerek müdahale mi ederdiniz? Belki de hiçbir şeye dokunmaz, sadece olanı anlamaya çalışırdınız. Kim bilir? Belki de Tanrı olmak, hiçbir şey yapmadan her şeyi görmek demektir. Ama yine de soruyorum: Siz Tanrı olsaydınız, ne yapardınız?
Dipnotlar
1. Fanon, Frantz. Yeryüzünün Lanetlileri. 1961. Emperyalizmin psikolojik etkileri üzerine temel kaynak.
2. Chomsky, Noam. Media Control: The Spectacular Achievements of Propaganda. 2002. Kapitalist medya sisteminin ideolojik yapısı üzerine.
3. Freud, Sigmund. Musa ve Tektanrıcılık. Dinin psikolojik temellerine dair önemli bir okuma.
4. Žižek, Slavoj. “Tanrı’ya Karşı Şiddet: Yeni Bir Tanrı İcadı mı?” Violence, 2008.
5. Arendt, Hannah. Kötülüğün Sıradanlığı. 1963. Bürokratik kötülüğün nasıl işlediğini anlatır.
6. Nietzsche, Friedrich. Böyle Buyurdu Zerdüşt. “Tanrı öldü” metaforunun kaynağı.
7. Russell, Bertrand. Why I Am Not a Christian. Din eleştirisinde önemli bir klasiktir.
8. Orwell, George. 1984. Totaliter ideolojilerin kutsallıkla olan ilişkisi bağlamında okunabilir.
9. Foucault, Michel. Disiplin ve Ceza. Güç, beden ve iktidar ilişkisi üzerine.
10. Rorty, Richard. Kontingens, İroni ve Dayanışma. Seküler bir etik inşası üzerine.
SEFA YÜRÜKEL
BES
