
zekibasturk57@gmail.com
GERÇEK ALTIN, TOPRAĞIN ALTINDA DEĞİL, ÜSTÜNDEDİR.
26 Haziran 2025 21:01:03
Yazar
GERÇEK ALTIN, TOPRAĞIN ALTINDA DEĞİL, ÜSTÜNDEDİR.
Ülkenin gündemine oturdu maden şirketlerinin doğaya verdiği zarar. Neymiş efendim! Toprağın altında maden varmış. Ağaçları keserek, ormanları yok ederek, suyumuzu zehirleyerek altın çıkaracaklarmış. Hem de altın değerindeki zeytinliklerimizi yağmalayarak, halkımızın geçim kaynağı, sağlığımızın koruyucusu zeytini sofralarımızdan eksik ederek.
Buna karşılık köylümüz, çevreciler, doğaseverler, yurtseverler canını dişine takmış direniyor. Toprağını, suyunu, ormanını, zeytinini var gücüyle savunuyor.
Toprağın altına göz dikenler, çoğu zaman üstündeki yaşamı hiçe sayar. Oysa gerçek altın, derinlerde gizlenmiş madenlerde değil, bu toprakların üzerinde yeşeren ağaçlarda, gürül gürül akan derelerde, anaların ektiği tarlalarda, köylünün alınterinde saklıdır.
Son yıllarda artan maden arama projeleri, çevreye “kalkınma” adı altında büyük yaralar açıyor. Ormanlar kesiliyor, dereler kurutuluyor, dağlar dinamitle parçalanıyor. “Altın” adına yapılan bu yıkım, aslında gelecek kuşakların yaşam hakkını toprağa gömmekten başka bir şey değil. Zehirli siyanür havuzları, maden atıkları ve dev iş makineleri; doğanın döngüsünü geri dönülmez biçimde bozmayı sürdürüyor.
Ama her yerde olduğu gibi bu karanlığa karşı direnen insanlar da var. Kaz Dağları’nda, Fatsa’da, Cerattepe’de, Munzur’da, Akbelen’de... Anadolu’nun dört bir yanındaki köylüler, doğayı savunmak için ellerine sadece kalplerini, inançlarını ve haklı öfkelerini alarak direniyorlar. Çocuklarının su içeceği dereleri, gölgesinde dinlenecekleri ormanları, meyvesini toplayacakları ağaçları korumak için ayağa kalkıyorlar. Çünkü onlar biliyor ki gerçek altın, göğe yükselen çam ağaçlarının yeşilinde; arıların kanat çırpışında; buğday başaklarının sarısında gizlidir.
Köylüler bazen barikat kuruyor, bazen nöbet tutuyor, bazen de suskun ama vakur bir biçim bekliyorlar topraklarının başında. Onlar, sadece kendi yaşam alanlarını değil, hepimizin ortak geleceğini savunuyorlar. Sessiz dağların dili oluyorlar, kesilen ağaçların haykırışı, kuruyan derelerin ağıtı oluyorlar.
Bu yazının başlığı bir çağrıdır aslında: Gerçek zenginlik madende değil, doğanın ta kendisindedir. Rant uğruna doğayı talan eden anlayışa karşı, yaşanabilir bir dünya isteyen herkesin artık sesini yükseltme zamanı gelmiştir. Çünkü bu topraklar sadece bizim değil, çocuklarımızın, torunlarımızın da yurdudur.
Unutmayalım:
Altın bir gün biter, ama kesilen bir ağaç asırlık yaşamları siler.
Toprak delinir, ama temiz suyun kaynağı bir kez kurursa geri getiremezsiniz.
Kazılan her dağ, sökülen her kök, geleceğe vurulan bir darbedir.
Gerçek altın, toprağın altında değil;
Toprağa sevgiyle bakan gözlerde,
Toprağı emanet bilen ellerde,
Toprağı yaşatan direnişlerde saklıdır.
Zeki BAŞTÜRK
BES
