
zekibasturk57@gmail.com
“KARAPEMBE ”: DURAN ER’in ŞİİR EVRENİNDE RENKLERİN ÇELİŞKİSİ
08 Temmuz 2025 10:23:32
Yazar
“KARAPEMBE ”:
DURAN ER’in ŞİİR EVRENİNDE RENKLERİN ÇELİŞKİSİ
Kalan Basım Yayın Dağıtım tarafından basılan Duran Er’in Kara Pembe adlı şiir kitabı, adıyla bile dikkat çeken, okuyucuyu daha ilk bakışta sorgulamaya yönelten bir eser. “Kara” ve “pembe” gibi zıt iki rengin bir araya gelişi, hem şiirlerdeki tematik çatışmayı hem de yaşamın karanlıkları ile umut ışıkları arasındaki geçişkenliği simgeliyor. Duran Er, bu kitapta, duyguların en derinine inmeyi, gündelik olanı evrensel kılmayı ve sıradan görünen yaşantılarda derin izler bırakmayı başarıyor.
(80) sayfa ve (70) şiirden oluşan Kara Pembe, yalnızca bireysel bir duygu haritası değil, aynı zamanda toplumsal bir bellek kitabı gibi de okunabilir. Kitaptaki şiirlerde aşk, ayrılık, ölüm, özlem ve hüzün kadar; baskı, yalnızlık ve başkaldırı da önemli yer tutuyor. Duran Er’in dizelerinde, içsel çatışmalar ile dış dünyanın karmaşası iç içe geçiyor. Aşk da var bu kitapta, ama pembe bir düş değil; karanlıkla yoğrulmuş bir tutku hali olarak anlatılıyor.
Kendisini,
" Köy odasında bir türküyüm
Deli şairi kentlerin
Kırların dertli ozanı"
diye tanımlayan şair aşkın ölümsüzlüğü üzerinde ısrarla durur.
"Bazen şiirim bendir
Bazen ben şiirimdir"
dizelerinde şiiriyle öylesine bütünleşmiş öylesine içselleştirmiç ki şiiri bir ürün olmaktan çıkmış, şairin kendisi olmuştur.Ruhunu, kimliğini, kişiliğini yansıtır. " Ben yokum şiirim vardır" demektedir.
"Dünyası kilitli şiir sandığı
Açılmıyor çünkü anahtarı kayıp".
Dizelerinde, şairin geçmişte yaşadığı bir travma nedeniyle kendisini dış dünyaya kapattığını görürürüz. Dünya ,insanın içsel evrenini , duygu ve düşüncelerini anlatır.Şiir sandığı, ozanın duygu ve düşüncelerinin saklandığı gizemli bir depodur. Kilit ise ulaşılmazlığı , kapalılığı simgeler.
Kitabın ilk bölümünde genelde aşk, doğa, yaşama sevinci gibi temaları işlemiştir.
" Kavuşamayan aşklar
Neden sonsuz, ölümsüz?"diye sorar. Yanıtını da kendisi verir:
" Zulmün tüm çeşitleri
Giyotin, darağacı
Öldüremedi aşkı
Aşk ölümsüzdür "
Ölümsüz aşkların kahramanları da bu savını destekler, görüşüne tanıklık eder:
" Külde Kerem oldum, çölde Mecnun
Kayalıklara ruh veren Ferhat".
Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun, Şirin ile Ferhat 'ın aşkları ölümsüzlüğün en somut kanıtıdır.
Doğa ile ilgili kavramlara da sıkça başvurur:
" Gülüm, narım, akasyam, buğdayım
Ekmeğim, aşımsın, duru suyumsun "
"Bu gece piyanomun her yanına
Kalbimi yükledim seni çalacak
Majör, minör , nice makamlar:
dizelerinde de müzik öğretmenliğinin etkilerini görürüz.
Yaşama sevincini de çok güzel dile getirir:
"Önce güneş peşinden yaz yağmuru
Yaşamak bal kaymak, yenmez tadından".
Kitabın ikinci bölümünde sosyal ve toplumsal içerikli konulara değinmiş.
Yaşam pahalılığı, geçim derdi, ekonomik zorluklar, emek ve hak arama mücadelesi gibi sorunları işlemiştir. Ankara katliamını şu dizelerle anlatır.
"Ekin tarlasıydı, gül dalıydılar
Türkiye'nin ortak diliydiler
Koca alan döndü bir kanlı göle"
Emeklinin durumunu ve geçim derdini unutmaz.
"Üç kredi kartı üçü de dolmuş
Hem ay sonuna daha çok var" derken evine ekmek götürebilmek için kredi kartlarına başvuran emeklinin içler acısı durumunu iki dizede çok güzel anlatır.
" Toplasam , çıkarsam , çarpsam, bölsem de
Hesap denkleşmiyor, çok fazla açık " sözleriyle de durumu özetler.
İşçiler, emekçiler de sorunlarının çözümünü başkalarından bekler olmuşlar.
" İşçiler de sorunlarının çözümünü
Bekler olmuşlar, iktidardan, Tanrıdan
Görmüyorlar, sendikayı, örgütü
İzliyorlar, uzaktan karşıdan "
dizeleriyle elestirmekten geri durmaz. Ama aynı zamanda yol gösterir onlara;
" Hangi koşullarda olursa olsun
Kendi marşlarını, türkülerini
Söylemezse hep beraber varoşlar
Varamazlar yaşamın tadına ".
Eğer yoksullar birlikte türkü söylerse o zaman umut dağıtır onlara:
" Kavuşur güzelliğe tohumlar ve çiçekler
Serçeler şarkı söyler, karıncalar dans eder. "
Şiirlerini çoğunlukla dörtlüklerle yazan şair, halk yazınımızın Koşma ve semai nazım biçimlerini kullanmış, 7'li ve 11' li hece ölçülerini yeğlemiştir. Uyak düzeni ise abcb biçimindedir. Genelde ikinci ve dördüncü dizeler birbiriyle uyaklidir.
Söz sanatlarına da çokça rastlarız. Yinelemeler ve kişileştirmeler en sık başvurduğu söz sanatlarıdir. Şiirin başında kullandığı ilk iki dizeyi şiirin sonunda da kullanarak anlam pekistirmesi yapmıştır.
" Nehirler dövüşür denizin icinde
Gökte hıçkırarak ağlar bulutlar " örneğinde görüldüğü gibi kişileştirmelerden de yararlanır.
Duran Er, gösterişli imgelerden çok, yalın ama etkili bir dil kullanıyor. Bu sadelik, şiirlerin içtenliğini ve sıcaklığını artırıyor. Ancak bu yalınlık bir yoksunluk değil, aksine bilinçli bir seçenek. Her dizede okura dokunan bir sızı, her sözcükte yankılanan bir iç konuşma söz konusu. Şair, büyük harflerle bağırmıyor; fısıldıyor ama sesi ruhunuzda çınlıyor.
Kitabın başlığındaki "kara", yalnızca bir melankoli hali değil; bir bakıma geçmişin, travmaların ve toplumsal yüklerin simgesi. "Pembe" ise belki de hâlâ bir yerlerde saklı kalan çocukluğun, saflığın ya da umudun bir iz düşümü. Duran Er’in şiirleri, karanlığın içinde gölgelenmiş bir ışık gibi; umudu tamamen reddetmiyor ama ona kolayca ulaşılabileceğini de söylemiyor.
Bu kitabı okurken, sadece şiirleri değil, şiirlerin içindeki şairi de görüyorsunuz. Duran Er, duygularını saklamayan ama onları ham haliyle de sunmayan bir şair. Her şiir, üzerinde düşünülmüş, işlenmiş ve yaşanmış izlenimi veriyor. Kitap, okura bir “şiir okuma” değil, “şiir yaşama” deneyimi sunuyor.
Sonuç olarak, Kara Pembe, Duran Er’in şiir dünyasında önemli bir eşik. Hem bireysel hem de toplumsal izlekleri barındıran bu kitap, günümüz şiir okuruna içten, yalın ve derin bir ses sunuyor. Yaşamın siyahı ile pembesini bir arada taşıyan bu şiirler, okuyana hem sorgulatıyor hem de duyumsatiyor. Duran Er’in sesi, bu kitapla daha da gür ve kalıcı bir durum alıyor.
İlginç, özgün ve okunası bir kitap.
“KARAPEMBE ”:
Zeki BAŞTÜRK
BES
