

of.ozankaya@isnet.net.tr
İnsanlarda Çaresizlik ve Çaresizlikle Baş Etme: Korkuyu Aşma Yöntemleri
03 Aralik 2025 17:57:13
SEFA YÜRÜKEL YAZDI;
Oslo, 2 Aralık 2025
Çaresizlik, insanların yaşam deneyimlerinde sıklıkla karşılaştığı psikolojik bir durumdur. Bireyler, kontrol edemedikleri olaylar veya yaşam koşulları karşısında kendilerini güçsüz ve etkisiz hissedebilirler. Bu durum, hem bireyin ruh sağlığını hem de günlük işlevselliğini olumsuz etkiler.
Psikoloji literatüründe çaresizlik, genellikle “öğrenilmiş çaresizlik” kavramıyla açıklanır. İnsanlar, kontrol edemediği olaylara maruz kaldıklarında pasifleşir ve gelecekteki olayları değiştirebileceğine inanmaz hale gelirler. Bu durum depresyon, anksiyete ve motivasyon kaybı gibi psikolojik sorunlarla bağlantılıdır.
Çaresizlik yalnızca bireysel düzeyde değil, toplumsal ve kültürel bağlamlarda da önemli etkiler yaratır. Toplumsal krizler, doğal afetler veya ekonomik sıkıntılar bireylerde toplu çaresizlik hissi oluşturabilir.
Çaresizliğin Psikolojik Temelleri
Öğrenilmiş Çaresizlik
Öğrenilmiş çaresizlik, ilk olarak Seligman tarafından yapılan deneylerle açıklanmıştır. Denekler, kontrol edemedikleri olumsuz durumlarla karşılaştıklarında ilerleyen süreçte bu durumu kabullenip pasifleşirler.
Bireylerde çaresizlik, başarısızlık deneyimleri veya sürekli olumsuz geri bildirimlerle pekişir. Bu durum, kişinin kendi yeteneklerine ve çevresel koşulları değiştirme kapasitesine olan inancını zedeler.
Psikolojik araştırmalar, çaresizliğin motivasyonu azalttığını ve problemlere çözüm bulma yetisini olumsuz etkilediğini göstermektedir. Bu nedenle, erken müdahale ve farkındalık, bireyleri bu durumdan koruyabilir.
Çaresizlik, kişinin kendine dair inançlarını ve özsaygısını da etkiler. Kendine güveni azalan bireylerde sosyal ilişkiler ve iş yaşamı üzerinde de olumsuz etkiler gözlemlenebilir.
Çaresizliğin Biyolojik ve Nörobiyolojik Boyutu
Beyin ve Hormonlar
Çaresizlik deneyimleri beyinde limbik sistem ve prefrontal korteksin işleyişini etkiler. Bu bölgeler, duygusal işlem ve karar verme süreçlerinden sorumludur.
Uzun süreli çaresizlik, stres hormonlarının (kortizol) seviyesini yükselterek hem ruhsal hem de fiziksel sağlığı tehdit edebilir. Bağışıklık sistemi üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir.
Nörobiyolojik araştırmalar, kronik çaresizlik yaşayan bireylerde serotonin ve dopamin düzeylerinde azalma görüldüğünü ortaya koymuştur. Bu durum, motivasyon kaybı ve depresyon riskini artırır.
Fiziksel egzersiz, meditasyon ve bilişsel davranışçı terapi gibi uygulamalar, beyin kimyasını olumlu yönde etkileyerek çaresizlik hissini azaltabilir.
Sosyal ve Çevresel Faktörler
Destek Sistemleri
Çaresizlik yalnızca bireysel bir deneyim değil, aynı zamanda sosyal çevreden de etkilenir. Aile, arkadaş ve toplumsal destek mekanizmaları, bireyin çaresizlikle başa çıkmasında kritik rol oynar.
İnsanlar, kendilerini destekleyen sosyal çevreye sahip olduklarında kontrol kaybı hissiyle daha kolay başa çıkar. Sosyal destek, korku ve kaygının şiddetini azaltır.
Toplumsal bağlamda krizler veya doğal afetler, toplu çaresizlik duygusu yaratabilir. Bu durumlarda gönüllü destek, kriz yönetimi ve dayanışma mekanizmaları önem kazanır.
Sosyal destek, hem psikolojik hem de fizyolojik sağlığı koruyarak bireyin yaşam kalitesini artırır ve korkuyu aşmasını sağlar.
Çaresizlikle Baş Etme Yöntemleri
Bilişsel ve Davranışsal Stratejiler
Bilişsel davranışçı terapi (BDT), bireyin çaresizlik hissini değiştirmede etkili bir yöntemdir. Kişinin olumsuz düşünce kalıplarını fark etmesini ve yeniden yapılandırmasını sağlar.
Problem çözme becerilerinin geliştirilmesi, bireyin kontrol duygusunu artırır ve çaresizlik hissini azaltır. Hedef belirleme, planlama ve küçük başarılar, motivasyonu yükseltir.
Mindfulness ve meditasyon teknikleri, kişinin mevcut anı kabul etmesini sağlar ve kaygıyı azaltır. Bu yöntemler, çaresizlik hissinin yoğunluğunu düşürmede etkilidir.
Gevşeme teknikleri, nefes egzersizleri ve fiziksel aktiviteler de biyolojik stres yanıtlarını azaltarak bireyin duygusal kontrolünü güçlendirir.
Psikolojik Dayanıklılık ve Kişisel Gelişim
Dirençli Bireyler
Psikolojik dayanıklılık, bireyin stres ve çaresizlik karşısında esnek olabilme kapasitesidir. Dayanıklı bireyler, olumsuz deneyimleri öğrenme fırsatına dönüştürebilir.
Kişisel hedefler belirlemek, bireyin anlam ve amaç duygusunu güçlendirir. Bu, çaresizlik hissini azaltan önemli bir faktördür.
Pozitif psikoloji uygulamaları, bireyin güçlü yönlerini fark etmesini sağlar ve korku ile başa çıkma kapasitesini artırır.
Destekleyici sosyal çevre, özfarkındalık ve kişisel gelişim aktiviteleri, bireyin çaresizlikle baş etmesini ve korkuyu aşmasını kolaylaştırır.
Sonuç
Çaresizlik, insan yaşamında yaygın ve karmaşık bir psikolojik durumdur. Hem bireysel hem de toplumsal düzeyde etkileri vardır.
Biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörler, çaresizlik hissinin şiddetini belirler. Bu nedenle, bütüncül bir yaklaşım gereklidir.
Psikoterapi, bilişsel ve davranışsal stratejiler, sosyal destek ve kişisel gelişim uygulamaları, bireyin çaresizlikle başa çıkmasını ve korkuyu aşmasını sağlar.
Sonuç olarak, çaresizlik anlaşılabilir bir duygudur ve doğru yöntemlerle yönetildiğinde bireyin yaşam kalitesi korunabilir ve artırılabilir.
SEFA YÜRÜKEL
Kaynakça
1. Seligman, M. E. P. (1975). Helplessness: On Depression, Development, and Death. Freeman.
2. Maier, S. F., & Seligman, M. E. P. (2016). Learned Helplessness at Fifty: Insights From Neuroscience. Psychological Review, 123(4), 349–367.
3. Taylor, S. E. (2012). Health Psychology (8th ed.). McGraw-Hill.
4. Folkman, S., & Lazarus, R. S. (1980). An Analysis of Coping in a Middle-Aged Community Sample. Journal of Health and Social Behavior, 21(3), 219–239.
5. Nezu, A. M., Nezu, C. M., & D’Zurilla, T. J. (2013). Problem-Solving Therapy: A Treatment Manual. Springer.
6. Kabat-Zinn, J. (1990). Full Catastrophe Living. Dell.
7. Bonanno, G. A. (2004). Loss, Trauma, and Human Resilience: Have We Underestimated the Human Capacity to Thrive After Extremely Aversive Events?. American Psychologist, 59(1), 20–28.
BİRLEŞİK EMEKLİLER SENDİKASI























