Bir vatan evladı, bir Allah’ın kulu kalmadı mı bu devlette? Nedir bu zillet?
Adalet bizimdir.
Son bulsun teslimiyet, yıkılsın zillet,
Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın millet!
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu
Haber giriş tarihi : 20-11-2025 | 16 : 23 45
Haber güncelleme tarihi : 20-11-2025 | 16 : 23 45
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu;
Sayın milletvekilleri,
Değerli dava arkadaşlarım,
Salonumuzu şereflendiren kıymetli misafirler,
Muhterem hanımefendiler ve beyefendiler,
Basınımızın değerli mensupları,
Ekranları başında bizleri izleyen aziz vatandaşlarım,
Sevgili gençler,
Hepinizi en içten sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken,
Irak seçim sonucunda milletvekili seçilen,
Irak Türkmen Cephesi milletvekillerini tebrik ederim.
Seçimlerin,
Hem Irak hem de bölge ülkeleri için hayırlı olmasını temenni ederim.
Aziz milletim,
Devlet liyakatsizlikle,
Kurumlar yolsuzlukla,
Kaynaklar yağmayla,
Ekonomi, yönetilen krizle tarumar ediliyor.
Sosyal hayat suçla sindiriliyor.
Milli kimliğimiz çiğnenerek terbiye ediliyor.
Siyaset de yargıyla dizayn ediliyor.
Şüphesiz, bunu ilk defa yaşamıyoruz.
Ancak bu ülkede siyaset yapmak, ilk defa böylesine marjinalleştiriliyor.
Artık, muhalefet etmek bile, örgütlü suç sayılabiliyor.
Türk milleti adına iddianame düzenlemekle görevli makamlar,
İktidarın propaganda aygıtı gibi davranıp,
İddianameleri de İletişim Başkanlığı açıklaması gibi hazırlıyor.
2024 Yerel Seçimleri şüphesiz bir milat oldu.
İktidar, kendini sorgulamak yerine,
İşine gelmeyen her siyasi partiyi, aktörü veya fikri terörize etti, çamura buladı.
Biriken sorunlar, tepeydi artık dağ oldu,
Kayyum, rejimin ta kendisi,
Türkiye de her alanda tarumar oldu.
Siyaseti Silivri ve İmralı arasına kapatanlar ise,
Türk milletinin hiçbir sorunuyla artık ilgilenmediğinin ispatı oldu.
Hatırlayalım,
60,71,80,97… darbeler kendi mahkemelerini kurdu.
15 Temmuz darbe girişimi ise, kendini mahkemelerde kurdu.
O kuruluş sürecinde,
Sahte deliller, uydurulmuş iddianameler,
Kanunsuz suçlar, havada uçuştu.
Böylece cemaat görünümlü terör örgütü,
TSK’nın bağışıklık sistemini neredeyse felç etti.
Ve bu yapı, darbeye teşebbüs edecek aşamaya kadar geldi.
İktidar, elbette bundan ders almadı.
Alacağı bir ders yoktu.
Çünkü talep eden kendisiydi.
Mıntıka temizliğinden çok memnundu.
FETÖ, TSK’yı içinden kemirirken,
AKP iktidarı da sözde çözüm sürecine kadar varacak kapıyı aralamıştı.
Adalet mi dersiniz, demokrasi mi, yoksa kalkınma mı?
İktidarın bu maskesi 2010 yılında düşmüştü.
Ortak değiştirdi, rejim değiştirdi, kendisi ise hep aynı kaldı.
Orada kalmak için, kime ne istiyorsa vermeye devam ediyor.
Maden mi? Anlaşma mı? Savunma mı? Tarım mı?
Kıbrıs mı? Ege mi? fark etmez.
İşte o günlerden geldik buralara!
Bugün, iktidar, emperyalizmin yaşam destek ünitesine ölesiye bağlı.
Bu halde, yine aynı oyunu oynuyor.
Oyunun adı cambaza bak!
Bu sefer üstünde oynadıkları ipin bir direğinde Silivri, bir direğinde İmralı var.
Bilin ki,
İsimler sıfatlar fark etmez,
Türkiye o makinanın fişini er ya da geç çekecek.
Öcalan canisine verdiğiniz hiçbir paye,
Onun bebek katili sıfatını ortadan kaldıramayacak şekilde tarihin çöplüğüne atacak.
Türk milleti bu ihanetin hesabını er ya da geç mutlaka görecek ve soracaktır.
İktidar sahipleri, tarihe hangi dipnotla geçeceğine karar vermelidir.
Tavsiyem, bu son zamanlarınızda, zevahiri kurtaracak bir yol seçin.
Çünkü kitaptaki bölüm adı belli:
Siz yıkımın çeyrek asırlık tarihisiniz.
Değerli dava arkadaşlarım,
Gazi Meclisin başkanlığını yapmak yerine
TBMM’nin meşruiyetini,
İmralı’ya paspas yapmanın taşlarını döşeyen Meclis Başkanı’nı
Eskiden bilirdik ama artık tanıdık!
Ancak iktidar cenahında böyle, bir dolu figür var.
Mesela saray dalkavuklarından
Başdanışman sıfatlı bir tanesi,
Numan Kurtulmuş’tan feyz almış olacak ki,
Teröristlere meşruiyet vermek için,
İşi Mustafa Kemal Atatürk’e kadar dayandırmıştır.
Ahmaklık, kötülük ve ihanet o kadar yakın çizgilerdir ki,
Bir noktadan sonra ayırmak imkansızdır.
Kaldı ki, ayırmakla uğraşmanın da bir manası yoktur.
Bu komisyoncuların hepsi birdir ve aynıdır.
Masada bulunma gerekçeleri farklı olsa da hedefleri birdir.
Yöntemde mutmain, ihanette müşterektirler.
Hepsinin aklı İmralı’dan,
Aldıkları emir okyanusun ta öbür tarafındadır.
Bu çalışma hukuku uzmanı danışmanın,
PKK affına Mustafa Kemal’den referans bulması oldukça yaratıcı
Doğrudur, daha kurtuluşun süngüsündeki kan,
Kuruluşun belgesindeki mürekkep kurumamışken sırtından hançerlenen Cumhuriyet,
Her şeye rağmen af çıkarmış,
Ama isyancı başını muhatap almamış hükmünü boynuna asmıştır.
Yani Cumhuriyet gereğini yapmıştır.
Sizin Türkiye ile PKK’yı kaynaştırmak gafletinizin
Elbette yanından bile geçmemiştir.
Sizin yaptığınız şey, ihanet fermanıdır.
Bu, devletimizin kodlarını “HEKLEMEKTİR”
Teröristbaşı ile, teröristleri nasıl affedeceklerini konuşmuşlar,
Mevzuyu şimdi de Mustafa Kemal Atatürk’e bağlayacak kadar halatlarını koparmışlar.
Çıkın söyleyin,
İktidar, bakanları, başkanları, danışmanları, ortakları
Biz bir senedir pazarlık ediyoruz,
Tüm bu soytarılık da Türk milleti buna alışsın diyedir, söyleyin!
Söyleyin,
Bizim Kürt’ten anladığımız Diyab ağalar değil,
Bizim Kürt’ten anladığımız Şeyh Saitler, Seyit Rızalardır; Öcalanlandır deyin.
Bizim derdimiz, Cumhuriyet’le deyin,
Düşmanımız Türk devleti deyin.
Laik, üniter, ulus devleti dağıtmadan,
Türkiye’yi, meczuplar memleketi yapmadan
Bize rahat yok deyin,
25 yılı Sevr’le taçlandırmadan
Bize durmak yok deyin,
İhanete devam deyin!
Milletim bilsin! Duysun! Görsün artık!
Kürt’ün temsilcisi diyerek,
Aslında barış güvercinidir diye önümüze koyduklarına bakın.
Baş müzakereci diye, devletimizi muhatap kıldıklarına bakın.
Teröre savaş, teröriste düşman askeri sıfatı veriyorlar.
Bunun manasını idrak eden,
Bunun neye yol açacağını bilen,
Bir vatan evladı, bir Allah’ın kulu kalmadı mı bu devlette? Nedir bu zillet?
Bakın açık, net söylüyorum:
Bu bir 5. kol faaliyetidir.
Planlı, kararlı ve örgütlü bir 5. kol faaliyetidir!
Şok doktriniyle başlar,
En umulmadık kişiler,
En umulmadık mesajları verir.
Amaç tüm dikkatleri üzerine çekmektir.
Bunu yapanların kaybedecek bir şeyleri yoktur.
Hatırlayın, bir zamanlar Tuncay Güney diye biri vardı,
Hasidik Yahudi kılığında,
Ergenekon sürecinin alarm ziline basmıştı.
Çünkü bunların kaybedecek bir şeyleri yoktur.
Ya hiç olmamıştır ya da kalmamıştır.
Ne onurları ne de haysiyetleri kalmıştır.
Kimden geldiğine, nelere yol açacağına bakmadan
Sadece talimatları uygularlar.
Tüm gündem değişir, dikkatler çekilir,
Çekilmeyen dikkatler kaldıysa da,
Her devrin, flaşörleri, kalemşörleri, devreye girerler.
Çünkü 5. kol faaliyetinin amacı,
O ülkenin özünü kirletmektir,
Kurucu felsefesini sarsmaktır,
Milli direnci kırmaktır.
İşte bu sebepledir ki;
O… en umulmadık kişi,
En umulmadık sözleri söylediğinde,
Tüm maskeler düşer,
Alkışlar yükselir.
En gedikli hasımlar bile aynı safta hizalanırlar.
Acaba bekledikleri o an gelmiş midir?
Bu sefer gerçekten mensubu oldukları,
Ama asla ait olmadıkları bu Cumhuriyet sona erecek midir?
Atatürk’ün mirası tamamen reddedilecek,
Türk kimliğinden sonunda kurtulacaklar mıdır?
Medyada da sosyal medyada da aynı sürünün toplaşması bu umuttandır:
Eski sözde demokratların,
Yetmez ama evetçilerin;
Eski hizmet yaverlerinin,
Eski Oslo, Habur ve Dolmabahçe çalgıcılarının birleşmesi bundandır.
Önce
İmralı’nın sözcüsü çıktı,
Umut hakkı verilsin dedi, olmadı.
Çıktı, meclise gelsin konuşsun dedi, olmadı.
Allem etti güllem etti,
Cani başının gönül dostu Kurtulmuş’u kattı yanına,
Meclisi caninin ayağına götürmek istedi.
Baktı o da olmadı,
Çünkü akl-ı selim direndi,
Türk milleti kanmadı,
Korkuya, baskıya, açlığa rağmen yılmadı.
Sonunda da çıktı, gerekirse ben ve üç arkadaşım İmralı’ya gideriz dedi.
Bir de alkışçılarından izin istedi;
“İmralı’ya gitmeme izin veriyor musunuz?” diye sordu.
Bunlar yine ayakta alkışladılar.
Uğur Bey, en çok da seninki alkışlamış…
İmralı Feneri, Öcalan’a görüş izni istiyor
Alkışçı mürettebat da izin verdiğini sanıyor.
Onlara sormak gerek;
Bu zamana kadar ne yaptı da sizden izin istedi ki, bugün izin istiyor?
Anlaşılan o ki Cumhurbaşkanı’ndan izin alamadı
Salondakilerden izin istemeye kalkıştı.
Vah ki vah!
Lafı uzatmaya gerek yok;
Bunların hasreti kucaklaşmadan bitmeyecek,
O yüzden, salın gitsin!
Bu Cumhuriyet’in gördüğü ilk ihanet değil, son da olmayacak.
Ama büyük Türk milletinin, bu ihaneti nasıl not ettiğini göreceksiniz.
Bu hesap mahşere kalmayacak.
Bu dünyada mutlaka sorulacak.
Bu millet gereğini de yapacaktır!
Mustafa Kemal’den aldıkları örnek, bir yere ayak basmaktan ibaret.
O Samsun’a ilk adımını istiklale attı,
Bunlar, İmralı’da izmihlale koşuyorlar
Mustafa Kemal, Mudanya’da bozguna uğrattığı düşmana ateşkes imzalattı.
Bunlar biçare hainle kucaklaşmaya, Mudanya’dan gidiyorlar.
Bandırma Vapuru’na binen kahramanların adını dillerinden düşürmezken,
İmralı feribotuna binmek için can atıyorlar.
Bitmiş tükenmiş terör örgütüne ve onun elebaşına can simidi atmaktan utanmıyorlar.
Üç arkadaşıyla gidecekmiş.
O haldeeee tutmayın İmralı yolcularını,
Salın gitsin!
Sana ip attık, anlamadın,
O ip, aklının iplerini daha fazla salma diyeydi.
Anlamadın, dilsiz uşağına astın.
Benim dilimin kemiği yok dedin.
Bunu da fazlasıyla ispatladın.
Artık vakit tamam.
En erkeninden düş yola,
İhanet bir ömür sürer,
Kavuşmak bir dakika!
Sana can simidi atmak isterdim
Ama madem aklının iplerini saldın,
Gemileri de yaktın,
Bu yolun dönüşü olmasın demektesin.
Madem alayınız bu yolda bir nefer,
Her biriniz artık Kandil,
Her biriniz artık İmralı.
Alayınıza uğurlar ola.
İmralı’ya gidecekmiş…
Millete ihanet edenin ayağına gidip hayaller kuracağına,
Milletin yanına git de gerçekleri gör.
İmralı’ya gidip canibaşıyla hasbihal edeceğine,
Genel merkezinin karşısında bir pazar var git de milletin halini hatırını sor.
Teröristin derdini merak edeceğine, gençlerin halini merak et.
Bir eve uğra mesela.
Bak bakalım mutfakta tencere kaynıyor mu?
Millet sana o oyu, ihanet etmen için vermedi.
İcra dairelerindeki dosya sayısı 25 milyona dayandı.
Millet borç batağında.
Kredi ve kredi kartlarındaki batık oranı rekor kırmış.
Resmi rakamlara göre 42 milyon vatandaşımız bankalara borçlu.
Ev ekonomisinde çarklar dönmüyor.
10 yıl önce Türkiye’nin toplam faiz ödemeleri 50 milyar liraydı.
2026 yılı bütçesindeyse 2 trilyon 742 milyar lira öngörülüyor.
Sözüm ona faize karşılar ama, milletin sırtına bindirdikleri faiz yükü 55 kat,
Evet yanlış duymadınız, 55 kat arttı.
Bu yük emekçinin hakkından çalıyor,
Emeklinin hakkından çalıyor,
Gençlerin hakkından çalıyor.
Eğer milletimiz için iyi bir şey yapmak istiyorsanız bunları düşünün.
Mağrurların peşine takılacağınıza,
Türk milletini mağdur eden caninin yanına koşacağınıza,
Türk milletiyle hemhal ol.
Bu iktidarın anlayışıyla hayatın her alanına egemen olan ahlaksızlıklarla uğraşın mesela.
Et ve Süt Kurumu’na gidin de dönen dolapları sorun.
Gümrük üzerinden kaçak ve ahlaksız ticaret yapanlara dur deyin mesela.
Kilis’te patlak veren kimlik skandalına bir göz atın.
Memleketi getirdiğiniz yere bir bakın
Diplomalar sahte
Kimlikler sahte
İktidar sahte
Yüzler sahte
Utanmıyor musunuz?
Aziz milletim!
Suçlular aklanıyor,
Teröristler aklanıyor,
Kara para aklanıyor.
Hukuk çiğneniyor,
Nizam çiğneniyor,
Milletin canı, malı, izzet-i nefsi çiğneniyor.
Yanarak ölen biziz,
Göçükte ölen biz…
Çalışırken ölen biziz,
Yolda ölen biz…
Artık başıboşluk öyle bir aşamada ki,
Milletimiz ekmeğini kazanmak için ölüyor,
Ekmeğini yerken ölüyor.
Hayatlar, iki lokma ekmek arasında sönüp gidiyor.
Başıboşluk öyle bir aşamada ki,
HSK’ya aday olan avukat,
Seçilemeyince AKP ilçe başkanı yapılıyor.
Böyle şey olur mu?
Merkez Bankası eski yardımcısı, devleti dolandırıyor,
Cumhurbaşkanı eski danışmanı her türlü alavere dalavereyi yaptığı için batan şirkete kayyum atanıyor.
Haftalardır söylüyoruz,
Borsada bir avuç balina,
6,5 milyon insanımızın hem umutlarıyla
Hem de rızkıyla birikimiyle oynuyor.
Ortalık suç çetelerinden geçilmiyor,
Çeteler artık başka illerde,
Kahve zincirleri gibi şube açtırıyorlar.
Çünkü iktidar, üretimi değil,
Mafyaları, çeteleri sübvanse ediyor.
Çocuklar, gençler umutsuz!
Umudu bu çıkmaz sokaklarda arıyorlar.
Başını sokacak ev yok,
Cepte para, yok!
Hastaysan, randevu yok,
Gidecek okul yok!
Yapacak iş yok,
Alacak maaş yok!
Kuracak hayal yok!
Ekmek yok! Hukuk yok!
Umutlar bahiste, umutlar sanal kumarda…
Bir zamanlar bir reklam vardı hatırlar mısınız?
Ekmeğinizi elletmeyin diyordu.
Bugün meselemiz işte ekmeğimizi elletmemek.
Bizim olanı, hakkımızı, alın terimizi elletmemek!
Ekmek bugün hukuk, ekmek bugün vatan!
Ülkede bütün bunlar olurken; bizimki de İmralı’ya gidecekmiş öyle mi?
Salın gitsin!..
Adalet Bakanı’ndan izin alıp, istediği cezaevine ziyarete gidebilir.
Ama “bak işte devleti ayağına getiriyorum” diyerek böyle bir suça Meclisi alet edemez.
Unutma senin sadece adın Devlet. Sen devlet değilsin.
Bugün tane tane konuşacağım.
Bağırınca beni anlamıyorlarmış.
Ondan sonra da ‘aslan yavrusu’, ‘aslan parçası’ diye alkışlatıyor.
O salonda alkışlanmış olmaktan utandım.
İmralı’ya gitmeyi bile alkışladılar orada…
Ayrıca bu inat niyedir?
Öcalan canisiyle devleti eşitlemeyi istemek, muhatap kılmaya çalışmak hangi murada hizmettir?
Kurucu önder diyerek, hangi oyunun kaçıncı perdesi açılmak istenmektedir?
Bu devlet senin malın mıdır, bu millet senin kölen midir Sayın Bahçeli?
“Kendi imkanlarımla, İmralı’ya giderim” demek,
Hükumete ve komisyona aba altından sopa göstermek,
Bir irade beyanı olmanın ötesinde, bir çürüme itirafıdır.
Son bir yıl içinde yaşananlara bakarsak,
Öcalan’ı “bebek katili” imajından sıyırıp,
“lider”, hatta “önder” figürü olarak yeniden gündeme taşınması sebepsiz değildir.
Bu dönüşüm, bireysel bir imaj rehabilitasyonu değil,
Bir siyasal mühendislik projesinin parçasıdır.
Bahçeli’nin “yeni bir kimlik inşa edeceğiz” söylemi de,
Bu bağlamda yalnızca retorik bir çıkış değil, ideolojik bir yeni kurgunun ipuçlarını taşımaktadır.
Eğer bu süreç gerçekten planlı bir kimlik inşasının parçasıysa,
Hedef yalnızca Öcalan’ın konumunu değiştirmek değil;
Türkiye’nin ulusal kimlik tanımını, birlik anlayışını ve hatta devletin ideolojik omurgasını yeniden tanımlamaktır.
"Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir, inşallah Türkiye değişmez" sözü de Devlet Bahçeli'ye aittir.
Asla unutulmamalıdır ki;
Türkiye’nin geleceği, ne İmralı’nın kanlı düşüncelerinin narsizmine,
Ne de bir siyasi taktiğin satır aralarına sığar.
O gelecek, Türk milletinin vicdanında ve Ankara’nın kalbinde yaşar.
Hükumet, bu oyuna gelmemelidir.
Komisyona dahil partiler, bu tuzağa düşmemelidir.
Bu orta oyunu artık mutlaka ama mutlaka son bulmalıdır.
Son 1 yıldır anlatıyorum,
Türkiye’nin her yerine gidip, sahneye konulmak istenen senaryonun ipuçlarını veriyorum.
3 kuruşluk seçim galibiyetini temin etmek için,
Bu ülkenin geleceğini ateşe atan kim varsa;
Bütün ömrün boyunca onlarla siyaseten mücadele edeceğimin bilinmesini istiyorum.
Sayın Bahçeli nereye isterse oraya gitsin.
İster İmralı’ya, isterse Kandil’e…
Dedim ya salın gitsin!
Milletin gideceği istikamet bellidir ve hiç kimse bunu değiştiremeyecektir.
Vatan bölünmeyecek,
Millet parçalanmayacak,
Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
“Dedem koynunda yattıkça, benimsin ey güzel toprak,
Neler yapmış bu millet, en yakın târihe bir sor, bak,
Yerim sensin, göğüm sensin; cihânım, cennetim hep sen,
Nasıl bir şanlı millet çıktı, gördüm canlı sinenden”
Zamanın nabzında atan biziz
Bayrağı göğsünde tutan biz!
Toprağa kanımızı katıp onu vatan yapan biziz
Doğan güneş biz!
Gelen biziz,
Beklenen özlenen gözlenen “İYİ”leriz.
O yüzden,
Onlar hepsi bir,
Biz TEK’iz
İhanet onlara yaraşır;
Vatana sadakat bizimdir.
Dalâlet onlara yaraşır,
Cumhuriyet’in hakikati bizimdir.
Sefaletle idare onlara hastır;
Hürriyetin zenginliği bizimdir.
Eşitlik bizim,
Hürriyet bizim,
Adalet bizimdir.
Son bulsun teslimiyet, yıkılsın zillet,
Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın millet!
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu
Haber : İYİ Parti Genel Merkezi
ETİKETLER : Yazdır
BİRLEŞİK EMEKLİLER SENDİKASI

Dünyadan
Çok Okunanlar
» Henüz BUGÜN Haber Görünmüyor
Editörden
Son Haberler
Köşe Yazarlarımız
Haber Yorumları


































