Müsavat Dervişoğlu, '' Derdimiz; Milletimizin birliği, beraberliği ve geleceğidir. ''
İYİ Parti Genel Başkanı Sn. Müsavat Dervişoğlu'nun, Milli Egemenlik Kongresi Konuşması
Haber giriş tarihi : 16-02-2025 | 22 : 43 06
Haber güncelleme tarihi : 16-02-2025 | 22 : 43 06
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu,
'' Bütün dert edinenler bugün bir aradayız.
Nedir bu dert ettiğimiz?
Ne makamdır, ne mevkidir, ne servettir. Ne de şan, şöhret şatafattır.
Derdimiz; Milletimizin birliği, beraberliği ve geleceğidir.
Derdimiz; Bu Büyük Milletin kurduğu Cumhuriyetin ilelebet payidar olmasıdır.
Daha önce de söyledim,
Bugün yaşadıklarımız ne yenidir, ne de bir paradigmadır.
Bugün yaşananlar, Türk milletine karşı doğrudan doğruya bir kalkışmadır!
Üniformasız vesayet, postalsız darbedir!
İktidar ve ortakları, ele geçirdikleri devleti partileştirmiş,
Devlet iktidarını ise şahsileştirmiştir.
Kısaca Türk devletinin imkân ve kabiliyetlerini ve de kurumlarını kullanarak,
Türk milletine karşı son bir kuşatmaya girişmişlerdir.
Kısaca,
Milletimizin kaderiyle ilgili çok önceden belirlenmiş bir takvim işletilmektedir.
Daha önce verdikleri taahhütler,
23 yıldır verdikleri tavizler neticesinde,
Adım adım saray sultasına çevirdikleri bu iktidar projesinin,
Son dönemecine gelmiş bulunuyoruz.
Bu dönemeçte,
Yıllar önce uygulamaya koyulan,
Ve bunların da daha en başından beri ortağı oldukları,
İktidara da, ortağı olmayı kabul ederek geldikleri,
Büyük Ortadoğu Projesi’nin öngördüğü kölelik düzenine,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni uyumlu hale getirmek üzere çaba sarf etmektedirler.
Bugün aldıkları görevin gereğini nihai noktasına ulaştırmak için,
Öyle bir haldedirler ki,
Terör örgütü elebaşısıyla yeniden pazarlık masaları kurmaktadırlar.
Terör iltisaklı, terör örgütü üyeliği iddiasıyla görevden uzaklaştırıp,
Kayyum atadıkları Belediye Başkanlarını,
İmralı ulakları diye kapılarda karşılamaktadırlar.
Şehitlerimize kelle diyenler,
Askerimizin şehadetinden “bu işin fıtratında var” diyerek en ufak bir acı duymayanlar,
26 yıldır hapiste bulunan teröristbaşını bir sabah kalktıklarında,
Terör örgütünü lav etme çağrısı yapması fikrinde buluşuyorlar.
23 yıldır bu akıllarına gelmiyor,
Ne hikmetse Suriye’de yaşanan gelişmelerle eş zamanlı olarak
Bu fikri hayata geçirmek için, el sıkıp çağrı yapıyorlar.
Buna da tarihi fırsat diyerek kendilerine verilen talimatı,
Millete fırsatmış gibi arsızca ve fütursuzca ilan ediyorlar.
Yeni anayasa hayalleriyle, ebedi bir iktidara sahip olma hezeyanına kapılanlar,
Bununla da yetinmemektedirler.
İçlerinde taşıdıkları zehri artık açıkça ortaya dökmek için acele etmektedirler.
Yeni anayasa, sivil anayasa, yeni yüzyıla yakışır anayasa söylemleriyle,
Türk vatandaşlığını tahrip etmek,
Üniter devlet yapısını değiştirmek,
Milli devletimizi sözde yeni yüzyıla ayak uydurmak kılıfıyla yok etmek istemektedirler.
Milletimizi etnisite, din, mezhep üzerinden bölmek ve parçalama hevesiyle hareket etmektedirler.
Bu uğurda, Türk milletinin milli kimliğini,
Değerlerini, inançlarını, inançlarının yönünü, demografisini ve nihayetinde topraklarını ve egemenliğini değiştirmek,
Ve sonunda da, tarihsel varlığını ancak “kağıt üzerinde bir Türkiye” kalacak şekle getirmeyi hedeflemektedirler.
Bunları yaparken de,
Milletimizi açlığa yoksulluğa mahkum ederek,
Başını kaldıramaz hale getirmektedirler.
Süreklilik kazanan bir ekonomik kriz ortamı yaratarak,
İstisnayı olağanlaştırmaktadırlar.
Böylelikle hayat kavgasını en ağır şekilde veren Türk milletinin,
Bu kabul edilemez hedeflerine varmak için yaptıkları işlere karşı sessiz kalmasını arzulamaktadırlar.
Bunun yanı sıra,
Yargı erkine yerleştirilen saray kadıları eliyle;
Erozyona uğrattıkları yargı sistemi, toplumdaki adalet duygusunu yok etmiştir.
Muhalif her unsurun tutuklanmasıyla, toplumda korku ve baskı mutad hale gelmiş ve yoğunlaşmıştır.
Hakikatin anlatılmasının ve savunulmasının önüne geçme planları,
Yargı erkinin bağımsız ve tarafsızlığına gölge düşürmüştür.
Subaşlarına itinayla yerleştirilen ve aidiyetlerini,
Büyük Türk devletine değil,
Kendilerine makam, mevki ve imkan tanıyanlara hasredenlerin sayısı az, yetkileri çoktur.
Biliyoruz ki, Türk yargısı köklü, büyük ve vicdanlıdır.
Zamanı geldiğinde iç muhasebesini yapacak ve mutlaka arınacaktır.
Mezhepçi yaklaşımlarla ve hayali kurgularla oluşturulan dış politika,
Gerek bölgemizde gerek dünyada Türk devletinin etkinliğini her geçen gün zayıflatmaktadır.
Uyguladıkları mülteci politikalarıyla demografik yapımızı tahrip etmişlerdir.
Dış politikada belirsiz tavır ve tutumlarla mevzi kaybettirmişlerdir.
Bu çeyrek asırlık takvim ve verilen taahhütler;
Cumhuriyet kurumlarını ve Meclisi çökertmeden,
Hukuku ve ekonomiyi tarumar etmeden hayata geçirilemezdi.
Korku düzeni ve yoksulluk sarmalı,
İktidarın Türk milletini iki yönden zincire bağlamasının bir ifadesidir.
Türkiye’nin sınırlarındaki, sokaklarındaki, çarşı ve pazarındaki güvensizlik,
Kısaca Türkiye’nin tanzimat şartlarının gerisine götürülmesi,
Devletin asli vasfı ve devleti yöneten iktidarların da asli görevi olan,
Can, mal, ırz namus güvenliğinin sağlanması kasten ve bilerek yerine getirilmemektedir.
Bu açık bir işgal mantığı, açık bir sömürge ve manda yönetimi mantığıdır.
Kısaca Türkiye, içeriden büyük bir kuşatmanın,
İdeolojik, ekonomik ve stratejik olarak kurbanı yapılmak istenmektedir.
Bugün gözlerimizin içine baka baka 50 bin vatandaşımızın katiline el uzatanlar,
Onu Meclise çağırmak gibi bir şaşırmışlığı, sanki normalmiş gibi zikredenler,
Yürüttükleri şok doktrini sonucu güya pazarlık payını yüksek tutarak,
Teröristbaşı kanlı bebek katilini, bir barış güvercini gibi,
Hatta bir hak savunucusu gibi muhatap alanlar,
Türkiye’ye yıllardır ufak ufak zerk ettikleri zehrin son damlalarını da vermeyi planlıyorlar!
Değerli Katılımcılar;
Türkiye’yi, Türk milletini bu ölüm uykusuna yatıranlara mani olmalıyız,
Çünkü bu uykunun uyanışı yoktur!
İşte tam da bu yüzden,
Saray sultasını sona erdirmek için mücadele etmek zorundayız.
Devletin ve milletin birlikte hareket ettiği bir zeminde,
Bir başka çözüm sürecini de biz başlatmak zorundayız!
Çünkü bugün Türkiye’de ortak bir kimliğin ifadesi olarak,
Birlikte yaşama iradesinin,
Yani Cumhuriyetin somutlaşmış hali olarak,
Yurttaş olmak ve yurttaş kalmak sorunuyla karşı karşıyayız!
Kısaca “Türk kalmak sorunuyla” karşı karşıyayız!
Bu sorunu çözmek de,
İşte bu salonda bulunan,
Aklında, kalbinde ve ruhunda Atatürk'e şükran,
Türk milletine bağlılık,
Ve Cumhuriyete minnet dışında bir şey olmayan,
Türk Milliyetçilerinin, Atatürkçülerin ve Cumhuriyetçilerin ortak hareket edebilmesine bağlıdır.
Bugün, yıllarca "Kürt sorunu" diyerek,
Kürtleri bir sorun nesnesi haline getirenlerin,
Ülkemize hiçbir çözüm sunamayacağını biliyoruz.
Bugün, Türk milletinin en büyük sorunu,
Çözmek ve harekete geçirmekle mükellef olduğu sorumluluğu,
Cumhuriyet'ine ve haklarına sahip çıkmak meselesidir.
Sıla bebeğine, Narin kızına,
Mülakatta elenip intihar eden gencine,
Sokakta, evde gasp edilen, öldürülen kadınlarına,
Kesilen yada yakılan donra da beton dökülen ormanlarına sahip çıkmak meselesidir.
Yüreği vatan sevgisiyle attığı için,
Atatürk’ün askeri olmak için başladıkları Harbiye’yi,
Atatürk’ün askeriyiz diyerek tamamladıkları için
Ordudan atılan teğmenlerine sahip çıkmak meselesidir.
Haksız yere tutuklanan ve tehdit edilen siyasilere,
Habercilik yaptığı için hapse atılan gazetecilere sahip çıkmak meselesidir.
Düzene uydurulmak üzere baskılanan ve susturulmak istenen STK’lara,
Üniversitelere, aydınlara, yazarlara, sanatçılara,
Türkiye konuşmalıdır, ancak konuşan bir Türkiye demokrat bir Türkiye’dir diyebilme meselesidir.
Çünkü bizler, Lübnan, Libya, Suriye ya da Irak olmayı kabullenemeyiz!
Biz, Türk milletiyiz ve Türkiye Cumhuriyetiyiz!
Çünkü biz, 100 yıl önce ağalığa, beyliğe, saraylara,
Yabancılara ve işgalcilere meydan okuyarak söke söke bağımsızlığını alan bir milletiz!
Ve bugün, bu hedef doğrultusunda bir kader anındayız!
Dilde, fikirde, işte birlik diyordu Gaspıralı İsmail.
Bugün dilimiz bellidir ve adı adalettir!
Fikrimiz birdir ve adı hürriyettir!
İşimizi birdir ve bellidir: O da Cumhuriyettir!
Bu gayrimilli planı,
Mondros ve Sevr gibi yırtıp atmak için meydanlarda, salonlarda,
Meclis’te, ve her yerde mücadele cehdiyle yılmadan yorulmadan hareket etmek zorundayız.
Bu Cumhuriyet, bu büyük milletin irfanıyla kuruldu,
Onu kuranlar bedel ödediler.
Bugün onu yaşatmak için, el işi kağıtlarından,
Sosyal medya mesajlarından çok daha fazlasına ihtiyacımız vardır.
Aksi halde haklarımızı gasp edenler,
Bizlerin sükunetinden daha fazla cüret bulacak,
Bugünlerimizi dahi aratacak bir dikta rejimine bizi zincirleyeceklerdir.
İşte bu noktada, hepimiz elimizi taşın altına sokmakla mükellefiz
O zinciri kırmakla mükellefiz.
Vatansever ve milliyetperver olmanın ilk şartı budur.
Milliyetçi olmak bunu gerektirir.
Cumhuriyete layık olmanın ilk adımı budur.
İşte bu hissiyatımıza ortak olan siz aziz dava arkadaşlarımın
Türk milletine ve tarihe yapmış olduğu bu çağrıyı,
Her bir satırıyla paylaşıyorum.
Tarih bizi, milletin kurtuluş yolunu açmaya memur,
Çağ bizi, milletin evini büyütmeye mecbur,
Devir bizi milli mücadeleyi tahkim etmeye mahkum kılmıştır.
O halde
Bu yolu birlikte yürüyeceğiz.
Bu evi elbirliğiyle büyüteceğiz.
Bu cepheyi inançla inatla iradeyle genişleteceğiz.
Bizim parolamız bellidir:
Türkiye’yi Türksüzleştirmeyeceğiz!
Türk Milleti’ni böldürmeyeceğiz!
Cumhuriyeti yıktırmayacağız!
Cumhuriyetin niteliklerini değiştirtmeyeceğiz!
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.''
Müsavat Dervişoğlu
İYİ Parti Genel Başkanı
Haber : İYİ Parti Haber Merkezi
BİRLEŞİK EMEKLİLER SENDİKASI

Dünyadan
Çok Okunanlar
» Henüz BUGÜN Haber Görünmüyor
Editörden
Son Haberler
Köşe Yazarlarımız
Haber Yorumları


































